» üye girişi » sitemize üye olun
   
18 Şubat 2023 Cumartesi günü yapılan 10. olağan genel kurulumuz sonucunda yeni yönetim kurulumuz seçilmiştir. Eski yönetim kurulu üyelerimize teşekkür eder, yeni yönetim kurulu üyelerimize başarılar dileriz....             
 


1. AMATÖR BALIKÇILIK ÇALIŞTAYINA KATILIM
(20 - 21 Kasım 2014)


Akdeniz Su Ürünleri Araştırma Üretme ve Eğitim Enstitüsünün ev sahipliğinde, Enstitü Müdürü Doç.Dr. Yılmaz EMRE, İzmir Dokuz Eylül Üniversitesinden Prof.Dr.Bülent CİHANGİR, Ankara Hacettepe Üniversitesinden Prof.Dr. Sedat YERLİ, İzmir Ege Üniversitesinden Prof.Dr. Hasan Musa SARI, İzmir Ege Üniversitesinden Doç.Dr. Vahdet ÜNAL, İzmir Ege Üniversitesinden Doç.Dr. İlker AYDIN, İzmir Ege Üniversitesinden Dr. Ozan SOYKAN, Allicante Üniversitesinden Sezgin TUNCA, Elazıg Su Ürünleri Araştırma İstasyonundan Tacettin YILDIRIM gibi değerli bilim adamlarımız ile BSGM, SAD, AMATÖR SAD, GELBALDER, OLTACI Dergisi, İzmir Karaburun Belediyesi ve OBAF temsilcilerinin katılım sağladığı 1. Amatör Balıkçılık Çalıştayında Federasyonumuz ASOF'u temsilen yer aldık.

En kısa sürede Sonuç Bildirgesi hazırlanarak yayılanacak olan çalıştaya olabildiğince üst düzeyde bir katılım en başta bilim adamlarımız ve diğer STK'lar önünde ASOF'un ne olduğunu, ne olmadığını sergilemesi ve ispat etmesi açısından önemliydi.

Çalıştaya "Amatör Balıkçılık Nedir, Ne Değildir" ve 21 - 24 Mayıs 2008 tarihlerinde yine Antalya’da Avrupa İçsu Balıkçılığı Danışma Komisyonu EIFAC ın 25. Oturumu ve “İçsu Ticari ve Amatör Balıkçılık ile Kültür Balıkçılığının Sosyal, Ekonomik ve Ekolojik Hedefleri Arasındaki İlişkiler” konulu uluslararası sempozyumda derneğimiz üyesi Burak KALAÇ ve Teoman SANALAN tarafından sunulmuş olup, bu çalıştay için güncelleyerek tekrar sunduğumuz "Türkiye'nin Doğal Alabalık Avcılığında Barındırdığı Sosyoekonomik Potansiyel" başlıklı iki bildiri ile katıldık.

"Türkiye'nin Doğal Alabalık Avcılığında Barındırdığı Sosyoekonomik Potansiyel" ve "Amatör Balıkçılık Nedir, Ne Değildir?" başlıklı sunumlarımız aşağıya aktarılmıştır.









Çalıştay sonucundaki kazanımlarımızı aşağıdaki gibi sıralayabiliriz;

• Derneğimiz RASTGELE-DER ve üyesi olduğumuz Federasyon olan ASOF isimlerinin duyurulması,
• Yürürlükte olan mevzuatımızdaki Amatör ve Sportif Balıkçılık konulu eksikliklerin yaptığımız sunum ile tek tek vurgulanarak bir kez daha ele alınması,
• Yaptığımız sunum ile Amatör Balıkçılığın ve Amatör Balıkçıların ne olup, ne olmadığının net olarak ifade edilmesi,
• Yaptığımız diğer bir sunum ile her geçen gün azalan Doğal Alabalık varlığımıza sahip çıkılması gereğinin vurgulanması ve Amatör Balıkçılık bilinci adına mevcut yönetim erkine STK baskısının oluşturulmuş olması,
• Bundan sonraki benzer çalışmalara örnek ve alabalık konusunda da temel çalışma teşkil etmesi,
• Çalıştayda tanışılan kişi ve örgütlerle ilerideki olası işbirlikleri için ön adımın atılmış olması,
• Bilimsel bir çalıştayda sivil toplum örgütlenmesi olarak bizlerin de Derneğimiz ve Fedrasyonumuz ASOF adına görüş, öneri ve beklentilerimizi belirtmiş olmamız,
• Bundan sonraki benzer toplantılarda katılımı beklenen bir Dernek ve Federasyon olmamız,
• Bu çalışmalarımız neticesinde bilim ve araştırma dünyası ile camiamıza önemli bir veri kaynağı sunmuş olmamız olarak gösterilebilir.


-0- -0- -0-


TÜRKİYE’NİN DOĞAL ALABALIK AVCILIĞINDA BARINDIRDIĞI
SOSYO-EKONOMİK POTANSİYEL


Tarık ERSAL, Burak KALAÇ, Teoman SANALAN, Şenol EŞİYOK

RASTGELE-DER PK 151 Yenişehir – Ankara - Türkiye
GSM: 0 535 949 51 61
e.posta: rastgeleder@rastgele.org – tarik.ersal@dhmi.gov.tr



ÖZET :
Türkiye Karadeniz, Akdeniz, Basra Körfezi ve Hazar denizi olmak üzere 4 farklı havzaya akan akarsuların kaynak sularını barındırmaktadır. Bu sebeple pek çok çeşit sucul yaşam bulunmaktadır. Bu çeşitliliği doğal alabalıklarda da görmekteyiz. Bu sebeple bu ülkede doğal alabalık avcılığı muazzam bir potansiyel, genel ve yerel yönetimler / bölgeler için de bir ekonomik değer teşkil etmektedir. Fakat aşırı avlanma, kaçak avcılık, ticari avcılık, filtre işlemi görmeyen ya da ihmal edilen uygulamalar ile yetersiz kamusal denetim Türkiye‘deki av mahallerinde karşılaştığımız tehdit ve olumsuzluklardan bir kısmıdır.

Biz Rastgelebalıkçı Amatör Olta Balıkçıları Derneği - RASTGELE-DER olarak tecrübelerimiz ışığında bu coğrafyanın doğal alabalık avcılığında barındırdığı potansiyeli ve böyle devam etmesi durumunda yakında neslinin yok olmasına sebebiyet verecek tehditleri paylaşmak isteriz. Bu amaçla Amatör Balıkçılığın Sosyo-Ekonomik Boyutu seansına doğal alabalıklarımız konusunda iştirak etmekteyiz.

Anahtar kelimeler : RASTGELE-DER , Alabalık, Doğal Alabalık


GİRİŞ:
RASTGELE-DER, Rastgelebalıkçı Amatör Olta Balıkçıları Derneği 2002 yılında Türkiye’deki amatör olta balıkçılığını geliştirmek üzere kurulmuştur.
Temel amacımız sucul yaşamların ve özellikle dünyanın en hassas ama sportif avcılığın gözdesi doğal alabalıkların korunması ve neslinin devamı için çalışmalar yürütmektir. Derneğimiz 2004 yılından sonraki sirküler çalışmalarında önemli bir rol üstlenmiş olup, bunlar dışında da alabalıklar üzerinde tehdit oluşturan aşırı tüketim ve avcılık, kaçak avcılık ve kirlilik gibi konularda da çalışmalar yürütmüştür. Fakat, 3 farklı su ekolojisi ile çevrili (Akdeniz, Karadeniz, Marmara) olup 4 farklı havzaya boşalan akarsuların su kaynaklarını barındırması itibariyle ülkemiz ne yazık ki bu sucul potansiyeli doğru düzgün yönetmek ve işletmekte başarılı değildir.

Biz amatör olta balıkçıları, ne doğa bilimcisi, ne de ticari balıkçı gibi profesyonel kişiler olmayıp, herkesten fazla olarak gözettiğimiz çıkarımız olan sürdürülebilir sucul yaşamın devamını esas almış sade birer doğa severleriz. Bu sebeple Olta Balıkçılığı Derneği olarak böyle bir sempozyuma katılmamızdaki temel amaç, bizleri yöneten otoritenin, küresel yatırımcıların ve özellikle de dünya çevresindeki sportif olta balıkçılarının coğrafyanın barındırdığı muazzam balıkçılık potansiyeline, özellikle sinek ( fly ) ile balık avcılığına dikkat çekebilmektir. Doğal alabalıkların sürdürülebilir yaşam ve avcılıkları bizim temel ilgi alanımız olup, doğal alabalık avcılığı üzerine odaklanmış sosyo ekonomik açılım ise bu amaçtaki metodumuzu teşkil edecektir.

Bildirimizde odaklanacağımız ana başlıklar şöyledir;

Doğal potansiyel : Türkiye’nin Alabalık form çeşitliliği ve sinek balıkçılığına coğrafi uygunluk konusunda barındırdığı doğal potansiyel.

Alabalık Ekonomisi : Ekonomiye alabalık perspektifinden yaklaşım.

• Sonuç :

1. Şu anda doğal alabalık üzerine uygulanan koruma metodları ve kanuni ve sosyo ekonomik etkileri.
2. RASTGELE-DER olarak çıkar gruplarıyla ortaklaşa yürütülecek bir işletim/yönetim strateji tespiti ve sinek balıkçılığının uygulanmasına yönelik pilot bölge önerisi.


DOĞAL POTANSİYEL – BİNLERCE YILDIR

TÜRKİYE'NİN AKARSULARINDA YÜZEN GÜZELLER


Türkiye alabalık incelemek için özel bir yerdir; ilk ve en önemli sebep suları neredeyse hiç doğal olmayan alabalık ile tanışmamış olmasıdır. Bir alabalık bulduğunuzda bunun doğal ve saf olduğundan eminsinizdir. 1950 lerde Tortenese söyle yazmıştır; başka ülkelerden herhangi bir yavru alabalık gelmemiş olduğuna eminim. Böylesi bir durum günümüzde çok nadir olup, bu salmonidleri incelemek için önemli bir sebep teşkil etmektedir. (1) Yukarıda belirtilen söylemle uyumlu olarak belirtmek gerekir ki, Avrupa ve Amerika’nın aksine, Türkiye akarsuları farklı çeşitte pek çok doğal alabalık barındırmaktadır. (2) Bu durum sadece doğa bilimcileri değil, farklı formda alabalık avlamak isteyen dünyanın heryerinden olta balıkçısının da ilgisini çekmektedir. Ve bu form çeşitliliğine neden olan unsurlar 4 farklı havzaya boşalan akarsuların farklı iklimsel, topografik ve kimyasal özellikli kaynak sularından oluşmasına bağlıdır.

Türkiye alabalık avcıları için muhteşem bir coğrafyadır. Farklı akarsularda yakalanan her birey farklı fiziki yapı/karakteristik ve renk sergiler. Aşağıdaki RASTGELE-DER üyeleri tarafından yakalanmış bireylerden oluşan fotoğraflar sanırım bu görüşümüzü desteklemektedir.

(1) TORTONESE, Enrico; 1950 lerde Türkiye nin alabalıkları üzerine yazılmış ilk makalenin yazarı
(2) PROSEK, James; “Trout of the world”, s.100

Güney Doğu Anadolu Bölgesi (1)



Güney Doğu Anadolu Bölgesi (2)



Batı Karadeniz Bölgesi (3)



Ege Bölgesi (4)



Ege Bölgesi (5)



Güney Doğu Anadolu Bölgesi ( Alt tür - Platycephalus ) (6)



Akdeniz Bölgesi (7)



Akdeniz Bölgesi (8)



Doğu Karadeniz Bölgesi (9)



Batı Karadeniz / Abant Gölü (Salmo Trutta Abanticus) (10)



Doğu Anadolu Bölgesi (11)



Tüm bu yapısal/karakteristik çeşitliliğe rağmen Türkiye deki tüm akarsular sinek balıkçılığına uygun değildir. Sinek ile alabalık avcılığı tekniğinin kullanılması için bir kaç metrelik hazırlık atışı için alana ihtiyacı vardır. Ama Türkiye‘de alabalığın bulunduğu sular genellikle orta ve küçük boyuttaki kaynağa yakın sulardır ve buralarda uygulanabilecek sinek ile av tekniği ekseriyetle dağlık küçük sularda ve koyu bitki örtüsü altında uygulanan küçük su tekniğidir.

Genel olarak Türkiyede sinek ile alabalık avcılığının uygulanabilirlik analizini yapmak için ülkeyi topografik olarak 4 bölgeye ayırmak uygun olacaktır;

1. Orta ve Doğu Anadolu Bölgesi
2. Orta ve Doğu Karadeniz Bölgesi
3. Batı Karadeniz ve Ege Bölgesi
4. Akdeniz Bölgesi


1- ORTA VE DOĞU ANADOLU BÖLGESİ

Orta Anadolu platosundan başlayarak doğuya doğru yol aldığınızda yavaş yavaş dağlık yükseltilere ulaşır ve en nihayetinde de Gürcistan, Ermenistan, İran, Irak ve Suriye olan sınırlara varırsınız. Güneydoğu Anadolu bölgesi Mezapotamya bölgesinden geçip Basra Körfezine dökülen iki ana nehir doğurur; Dicle ve Fırat. Bu nehirlerin sayısız kaynak suyunda milyonlarca yıldır yüzen çeşitli alabalıklar barındırır. Yalnız Orta ile Doğu Anadolu akarsuları aynı bölgeden doğup farklı havzalara boşalabildiklerinden bu iki bölge çalışmamızda ayrı olarak ele alınacaktır.

Doğu anadoludaki en yoğun doğal alabalık populasyonları genellikle akarsuların kaynak kısımları yakınlarında bulunmaktadır. Bu akarsuların akış hızları orta düzeyde olup kaynakları ise yüksek eğimden dökülmektedir. Bölgenin nüfus yoğunluğu düşüktür ve koyu bir bitki örtüsüne de sahip değildir. Vadi tabanlarına doğru inildikçe akarsular yan kolların da desteğiyle akış yoğunluğu artıp, hızı yavaşlaması neticesinde sinek balıkçılığı için çok müsait bir ortam oluşturmaktadır. Aşağıda Fırat’ın ana kaynak sularından birini görebilirsiniz.

Munzur Nehri ( Doğu Anadolu )



Orta Anadoluda Dicle ve Fırat dışında yer alan diğer akarsular ise Akdeniz havzasına boşalan Seyhan ve Ceyhan Nehirlerinin kaynak sularıdır Bu akarsuların tekneleri gayet geniştir. 1700 metre yükseklikteki bir platodan tek bir kaynaktan oluşup sakin bir şekilde alçalır. Ve Türkiye’deki kaynak sularından Soğuksu sinek balıkçılığına en uygun akarsularından biridir. Dere çok düşük eğimli yemyeşil bir vadiden aşağıya doğru sakince akar ve endemik Platycephalus ismiyle literature geçmiş bir alabalığa ev sahipliği yapar.

Sinek ile yakalanmış bir Platycephalus



Orta Anadolu Bölgesi – Soğuksu deresi



Sinek balıkçılığı ile yakalanmış başka bir Platycephalus



2- ORTA VE DOĞU KARADENIZ BÖLGESİ

Bu bölge de topografik karakter yönünden 2 farklı alt katagori olarak incelenmelidir.
Orta Karadeniz bölgesi koyu bir bitki örtüsü altında pek çok küçük dere barındırmaktadır. Bu bölge dereleri yükseltilerin eriyen karlarından kaynaklı olarak mevsimler itibariyle fazla değişkenlik gösterir. Pek çok dere tatminkar bir debiye ancak vadi tabanlarında nüfüs yoğuluğunun arttığı bölgelerde ulaşmaktadır ki bu durum avlanılacak alabalık sularını kısıtlamaktadır.

Mayıs ayında akış hızı en hızlı olduğu küçük bir dere



Doğu Karadeniz bölgesi ise aksine alabalık avcılarının imrendiği şekilde pek çok sayıda mükemmel su kalitesinde ve çeşitli akış hızında, koyu bitki örtüsü altında pek çok büyüklükte dere barındırmaktadır. Kaçkar Dağlarının Karadeniz’e bakan yamaçlarından akan sularında oldukça iri boyutlarda doğal deniz alalarına da evsahipliği yapmaktadır. Doğal dere alası ile deniz alası barındıran akarsulardan bazıları şöyledir ; Fırtına, Çağlayan ve İkizdere. Bu 3 akarsuyun debileri yüksek olmakla birlikte vadi aşağılarına inmekle bu hızını kaybetmekte ve sinek balıkçılığına uygun şartlar oluşturmaktadır.

Fırtına Deresi



3- BATI KARADENIZ VE EGE BÖLGESİ

İstanbul metropolünün batısında, Yıldız Dağlarından Karadeniz’e boşalan hafif akış hızı ile sinek balıkçılığına müsait pek çok dere yer almaktadır. Yalnız bölgenin nüfus yoğunluğu ve gelişmiş ulaşım imkanları doğal alabalık varlığını olumsuz etkilemektedir.

Yıldız dağlarından Karadeniz’e boşalan güzel bir dere



Diğer yandan Ege bölgesi, özellikle Biga Yarımadası alabalık varlığı açısından bir cennet olarak değerlendirilebilir. Bu yarımadanın alabalığı etkileyici fiziki yapı ve renk/desen değişkenliği sergilemekle birlikte ayrıca genetik olarak Karadeniz alabalığı orijinli olduğu tanımlanmıştır. Bu bölgenin suları dik yükseltilerden orta dereceli bir debi ile havuzlar oluşturarak aşağıya akarlar. Yalnız bölge suları çok yoğun olarak balıkçılık baskısı altındadır. Doğal alabalıklar ancak kaynaklara yakın kısımlar ve koruma altındaki Milli Park sınırları içinde yaşamlarını sürdürebilmektedirler. Bölge suları bahar aylarında karların erimesiyle ulaştığı debiyle yaz ortasına kadar tatminkar bir akışa sahiptir. Temmuz ayında artan ısıyla birlikte suların debisinde muazzam bir düşüş yaşanmakta ve bu durum alabalıklar için pek de uygun koşullar oluşturmamaktadır.

Mayıs ayında küçük bir yan kol



Temmuz ayında ana dere



Ağustos ayında yükseklerden akan bir yan kol



4- AKDENİZ BÖLGESİ:

Akdeniz dere ve çayları sinek balıkçılığı yapmak için mükemmel şartlar sunmaktadır. Kaynaklar deniz seviyesinden 300 m yüksekten, kayalık yamaçlardan vadi tabanına yüksek debide akmakta ve alabalık habitatı kilometrelerce sürmektedir. Çam ormanları içindeki derin vadilelerden Akdeniz‘e akan bu sularda avlanmak büyük bir keyiftir. Bu çayların bazıları şöyledir; Manavgat, Aksu, Köprü ve Dim çayları. Bu akarsular alabalık için harika adreslerdir, ancak hemen hemen hepsinde artık doğal alabalık bulunmamaktadır.

Akdeniz bölgesinde bir akarsu



Bir Akdeniz deresinin üst kısımları



Bir Akdeniz alasını salarken



Bir küçük Akdeniz deresi



Başka bir Akdeniz alası salınırken




ALABALIK EKONOMİSİ

Alabalık dünyada milyonlarca insanı büyülemiş bir balıktır ve sadece Kuzey Yarımkürede değil, 19. yy. da bilimsel gelişmeler neticesinde Güney Yarımküreye de bu hayranlık yayılmıştır. Artık Kenya’nın nehirlerinde avlanılabildiği gibi, Güney Amerika‘nın Patagonya bölgesinin muhteşem göllerinde de av vermektedir. İnsanoğlu çeşitli sebeplerle göç ettiği ve yerleştiği yerlere de bu balığı taşımış ve aşılamıştır. Ve alabalığın yayılması ile sportif balık avcılığı ve sinek balıkçılığı da aynı hızla yayılmıştır. Bugün olta balıkçılığı ve de özellikle sinek balıkçılığı ulusal ve yerel ekonomilere milyonlarca dolar gelir kazandırmaktadır.

“Bir alabalık sadece bir kere yakalanmayacak kadar değerlidir” söylemi pek çok balıkçının düstüru olmakta, alabalık bugün tüm dünyada yakala-bırak kültürü ile özdeş sinek avcılığı ile tutulmaktadır. Ve sözkonusu etik yaklaşım yoğun baskı altındaki bölgelerde sürdürülebilir avcılığı destekleyen bir anlayış teşkil etmektedir.

RASTGELE-DER Rastgelebalıkçı Amatör Olta Balıkçıları Derneği bu yaklaşım çerçevesinde alabalık stoklarının sürdürülebilir yönetimi adına Türkiye sularında sinek balıkçılığının gelişimi ve desteklenmesi hedeflemektedir. Böylesi bir yönetim/işletim stratejisini ülkemizde yerleştirmemizin yolu dünyada ve Türkiye’deki balık avcılığı sektörünü ekonomik analizini derinlemesine yapmak yoluyla bizim “ekonomik ve doğal” değerlerimizi bu gözle mukayese etmemize olanak verecektir ki kanımızca biz bu değerimizin henüz farkında değiliz.

SONUÇ

Mevcut Durum:

• Sportif balıkçılık Türkiye’de çok geri bir yaklaşımla yönetilmektedir. Her dört yılda bir Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı altında yer alan Balıkçılık ve Su Ürünleri Genel Müdürlüğü - BSGM tarafından Amatör Su Ürünleri Avcılığı kurallarını içeren bir tebliğ hazırlanmaktadır.
Sözkonusu tebliğin hazırlanma aşamasında merkezi yönetim taşra teşkilatından bölgeleri ile ilgili önerilerini/yorumlarını alır ve genellikle merkez teşkilat taşra teşkilatının istek ve değerlendirmeleri neticesindeki yasak akarsu ve göl önerilerini hiç bir bilimsel çalışmaya dayandırmadan tebliğe dahil eder veya çıkarır.
Sizlere durumu daha net bir şekilde göstermek için bir rakam verecek olursak, şu andaki yasaklı içsu sayısı 380 adettir ve bu sayıya yasaklı olan akarsuların kolları dahil edilmemiştir. Ve hatta içinde kurbağa dışında bir canlı barındırmayan dereler ile içerisinde su bulunmayanlar bile yasak kapsamına alınabilmektedirler.

• Bilindiği üzere ülkemizde koruma ve kontrol yetkisi emniyet, jandarma, sahil güvenlik, gümrük ve orman muhafaza teşkilatları mensupları, belediye zabıtası amir ve mensupları, kamu tüzel kişilerine bağlı muhafız, bekçi ve korucular ile emniyet ve jandarma teşkilatının bulunmadığı yerlerde köy muhtar ve ihtiyar heyeti üyelerinindir.
Ancak sözkonusu yetkili birimler ve kişiler çoğunlukla bağlayıcı balıkçılık kanun ve kuralları hakkında bile bilgi sahibi olmamakta ve hatta Anayasaya aykırı bir şekilde kimi yerel teşkilatlar kendi inisiyatiflerinde yasak uygulamaya kalkışabilmektedirler. Ve mevcut tebliğde uygun olduğu görülen bir avlağa kilometrelerce yol katederek ulaşan bir balıkçı için böylesi bir yerel yasakla karşılaşınca ciddi problemler yaşanmaktadır.
Böylesi durumlarda görevlilere tebliğ kurallarını anlatmak ve ikna etmeye çalışmak yoluyla uzlaşmaya çalışırız. İkna edemediğimiz durumlarda ise balık avımızı bırakıp bir üst yetkili ile görüşmek üzere yakınlardaki ilçe teşkilatına yönlenmekteyiz.
Bu durumda kilometrelerce yol alıp ulaştığınız avlağı bırakıp yetkililere mevcut kuralları ve yasakları izah etmeye çalışıp, kanunlara uygun hareket etmelerini sağlamanın ne kadar rahatsız edici bir durum olduğunu tahmin ediyorsunuzdur.


Yapısal Öneriler:

• İç suların yönetimi saha çalışmaları ve akarsuların balık faunasını inceleyen bilimsel çalışmalar, balıkçılık baskısı, balıkçılarla, balıkçılık dernek ve kulüp üyelerine düzenlenen anketler ve bölgedeki üniversiteler, araştırma teşkilatları aracılığıyla eşgüdümlü çalışmalar ile ölçülerek yapılmalıdır.

• Doğal Alabalık avcılığı yetkisi düzenleyici otorite tarafından düzenlenecek bir eğitim ve takiben bir sınavla verilmelidir. Sınavı başarı ile geçenler amatör balıkçılık yapabilmelidir. Kuralların çiğnenmesi halinde kişinin ehliyeti alınmalıdır ve kaçak avcılığın cezası caydırıcı olmalıdır.

• Koruma Kontrolle yetkili kamu görevlileri mevcut kanunlarla ilgili bir bilgilendirme ve eğitimden geçirilmelidirler.

• Orman içi ve dışı sularda avcılık kuralları değişkenlik göstermekte olduğu için orman içi ve dışı sayılan sular yeni tebliğ de netleştirilmeli ve açıkca belirtilmelidir.

• Özel avlak hakkı kanunen netleşmeli ve aynı zamanda yatırımda bulunan özel/tüzel yapı için de bu arazinin korunması hakkı kanunen tanımlanmalıdır. Böylesi sportif balıkçılığa yönelik yatırımlar yerel ekonomilere de olası katkısı gözetilmek yoluyla vergi muafiyeti ve kredi imkanları gibi yollarla teşvik edilmelidir.

• Burada bahsedilecek bir diğer önemli husus ise doğal alabalık barındıran akarsular üzerinde mevcut balık çiftliklerinin durumudur. Çok net bir biçimde Su Ürünleri Yönetmeliğinde yer almasına rağmen Türkiye’de pek çok alabalık çiftliği doğal alabalık varlığını ve su kalitesini olumsuz etkileyecek derecede faaliyetler gerçekleştirmektedir.

Akarsularımızı kontrolsüz ve filtresiz deşarj/atık boşalımı diğer bir husustur. Kültür balıkçılığı Türkiye’de muazzam bir hızda gelişmiş ve yayılmıştır. Tabii ki bu durumun ülke ekonomisine çok fazla getirisi mevcuttur. Ama sportif balık avcılığı da muazzam bir ekonomik potansiyel barındırmaktadır ve uygun bir işletim yaklaşımıyla her ikisinden de bu ülke faydalanabilecektir.

Pratik Öneriler:

Sportif balıkçılık turizmi için bir pilot bölge seçilmelidir. Biz RASTGELE-DER olarak Akdeniz bölgesini, özellikle de Antalya’yı çevreleyen akarsuları önermekteyiz.

Gerekçelerimiz şöyledir ;

• Akarsuların sakin akması ve uzun mesafeli alabalık alanı ihtiva etmeleri bakımından topografik özellikleri sinek balıkçılığına çok uygundur.

• Bölge ulaşım ve konaklama avantajı taşımaktadır.

• Fly balıkçılığı yakala bırak felsefesi ile tüm yıl yapılabilen bir aktivitedir. Böylesi bir turizmin bölgede yapılması ile ölü sezonlarda da turizm aktivitesini arttıracaktır. Tek olumsuzluk kış aylarında derelerin bulanmasıdır, ancak söz konusu dönemler kısa sürmektedir.

• Yukarıda doğal alabalık alanındaki sportif balıkçılık turizminin ekonomik etkilerini özetledik. Böylesi bir ekonomik potansiyel ile sadece şehirler değil, taşra bölgeleri de ekonomik getiriden nemalanabilecektir.

• Bölgenin sosyo ekonomik seviyesinin yüksek olması böylesi bir yaklaşımı yerleştirmeyi kolaylaştırıcı bir unsur teşkil etmektedir. Aslında bölge insanları turistik aktivitilere fazlaca aşina olduklarından bu da büyük bir avantaj teşkil etmektedir.

• Ayrıca bölge ve ülkenin doğal alabalıklarda barındırdığı fiziki karakteristik çeşitlilik dünyadaki tüm sportif alabalık avcılarını fazlaca cezbeden bir unsur teşkil etmektedir.

Türkiye’nin alabalıkları bu coğrafyaya özeldir. Ancak her geçen gün bu hazinemizi dramatik bir biçimde kaybetmekteyiz.
Çok yakın bir süre önceye kadar doğal alabalık barındıran pek çok yüksek alabalık suları artık boş ve cansız akmaktadır.

3 farklı iklimsel alan ve 4 farklı havzaya akan böylesi bir coğrafyada doğal alabalıklarımız maalesef hoyratça tükettiğimiz bir varlığımız, hazinemizdir.

Sürdürülebilirlik çevremize karşı takınacağımız en doğru küresel yaklaşımdır ve bu yaklaşımın ülkemizde acilen özümsenmesi gerekmektedir. Aksi takdirde sahip olduğumuz alabalık varlığımızın ve genetik çeşitliliğimizin pek çoğunu çok kısa bir zaman dilimi içinde kaybedeceğiz.

-0- -0- -0-



AMATÖR BALIKÇILIK NEDİR, NE DEĞİLDİR?

Tarık ERSAL
RASTGELE-DER Yönetim Kurulu Başkanı

Amatör ve Sportif Olta Balıkçılığı Federasyonu – ASOF
Fevzipaşa Mahallesi Rüzgarlı Sokak Çapar İşhanı No:16/123 Altındağ/Ankara
GSM: 0 535 949 51 61
e.posta: bilgi@asofed.org.tr – tarik.ersal@dhmi.gov.tr


ÖZET:
Türkiye’miz çevresi dört farklı özellikte olan dört denizle çevrili, iç suları ve denizlerinde çok çeşitli sucul yaşam örnekleri barındıran üstün nitelikli bir özelliğe sahiptir.
Ancak bilgisizlik, ilgisizlik, aşırı ve kural dışı avcılık, yönetimsel yanlışlar, plansızlık, yanlış yapılaşma ve denetimsizlik gibi etkenler var olan üstün nitelikli sucul alanlarımızı tahrip ve hatta yok etmektedir.
Amatör Olta Balıkçıları olarak bizler avlaklarımızda birer fahri müfettiş misali yer almakta, giderek örgütlenmekte ve yanlışların, eksikliklerin giderilmesi adına faaliyetler geliştirmekte, ilgi alanımız içerisinde gerçekleşen faaliyetleri takip etmekteyiz.
Biz Amatör ve Sportif Olta Balıkçılığı Federasyonu – ASOF’u oluşturan sivil toplum kuruluşları olarak sahada edindiğimiz bilgi ve tecrübeler ışığında denetimsizliğin, ilgisizliğin, bilgisizliğin ve görev ihmallerinin devamı halinde bu coğrafyanın barındırdığı muhteşem potansiyelin, doğal sucul yaşamın ve dolayısıyla amatör ya da ticari farkı olmaksızın balıkçılığın yok olacağını öngörmekteyiz. Sorumlu ve sürdürülebilir Amatör Balıkçılık bilincinin gelişememesi, yaygınlaşmaması, ne olduğunun, ne olmadığının her Amatör Balıkçı ve diğer ilgililer tarafından öğrenilemeyip, uygulanmaması durumunda ise yok oluşa ortak olunmaya devam edileceği inancındayız. Bu amaç ile tespit ve çözüm önerilerimizi dile getirmek adına düzenlenmiş olan 1. Amatör Balıkçılık Çalıştayına iştirak etmekteyiz.

Anahtar Kelimeler: ASOF, Amatör Balıkçı, Sürdürülebilirlik



GİRİŞ:
ASOF, Amatör ve Sportif Olta Balıkçılığı Federasyonu Türkiye’deki amatör olta balıkçılığını geliştirmek adına güç birliği oluşturmak üzere Doğa ve Çevre Dostu Amatör Oltacılar Derneği (OLTACILARDER), Eskişehir Sportif Amatör Olta Balıkçılığı ve Doğal Hayatı Koruma Derneği (ESABDER), Gebze Sportif Amatör Olta Balıkçılığı ve Su Hayatını Koruma Derneği (GESBADER), Kayseri Amatör Olta Balıkçıları ve Doğal Hayatı Koruma Derneği (KOBDER), Köroğlu Doğa Dostu Amatör Olta Balıkçıları Derneği (KÖROĞLU-DER), Rastgelebalıkçı Amatör Olta Balıkçıları Derneği (RASTGELE-DER), Sincan Amatör Olta Balıkçıları ve Kara Avcıları Derneğinin (SİNABDER) katılımı ile 2014 yılı Mayıs ayında Ankara’da kurulmuştur.



Türkiye’miz rekreasyonel olta balıkçılığı konusunda hemen her bakımdan dünya ortalamalarının gerisinde kalmış durumdadır. Çağımızın olmazsa olmaz kavramı sürdürülebilirlik çerçevesi içerisinde hareket etmek ve doğal kaynaklarımızdan faydalanırken diğer taraftan onları korumak, gözetmek ve sonraki nesillere temiz, yaşanabilir bir dünya bırakmak her insanoğlunun birincil derecede görevidir. Bireyden yola çıkarak bireysel bir hareketin ekip ruhu ile birleşerek sosyal bir olguya dönüştüğü amatör ve sportif olta balıkçılığı çocuklarımızın ve gençlerimizin düzgün birer birey olarak topluma kazandırılması hususunda en önemli yardımcı unsurlardan bir tanesidir.

Ülkemizde ilk ve orta öğrenim çağlarında eğitim sistemimizin göz ardı ettiği doğa bilinci ve doğa sevgisinin aşılanması, masa başından değil, doğaya çıkarak ve onu özümseyerek mümkün olabilir. Rekreasyonel olta balıkçılığı hazırlık aşaması, yolculuk, kampçılık, yürüyüş, keşfetmek, su ve sucul hayatı tanımak, paylaşım, takım ruhu, olta balıkçığı aktivitesi, yakala bırak gibi içinde barındırdığı birçok unsur ile çocuklarımıza doğa ve onu koruma bilincini aşılayabilecek son derece önemli bir olgudur.

Ülkemizde yeterince önemsenmeyen amatör ve sportif olta balıkçılığını, sürdürülebilirlik kavramını geniş kitlelere yaymak ve bu konuda eğitsel ve düşünsel nitelikte çalışmalar yapmak varoluş nedenimiz ve birincil amacımızdır. Bu bağlamda kurulan Federasyonumuzun üstlenmesi gereken görevlerin saymakla bitmeyecek kadar çok ve sorumluluğun büyük olduğunun farkındayız.

Federasyon olarak öncelikli amacımız; sorumluluk ve sürdürülebilirlik ilkesi doğrultusunda amatör ve sportif olta balıkçılığını tanıtmak, sevdirmek, gelişmesini sağlayacak çalışmalar yapmak, amatör balıkçılık camiasının ihtiyacı olan güç ve fikir birliği oluşumunu sağlamak, sorumlu ve sürdürülebilirlik anlayışının yerleşmesi için faaliyetler yürütmektir.

Ancak çevresi dört farklı özelliğe sahip olan dört denizle çevrili, iç suları ve denizlerinde çok çeşitli sucul yaşam örnekleri barındıran ülkemiz ne yazık ki bu potansiyeli doğru yönetmek, denetlemek ve işletmekte oldukça başarısız olduğu gibi, amatör balıkçılığın ne olduğu tam olarak bilinmemekte, yanlış yorumlanmakta, yanlış uygulanmakta ve adlandırılmaktadır.

Bu sebeple ASOF olarak bu çalıştaya katılmamızdaki temel amaç, kendisini Amatör Balıkçı olarak tanımlamakla birlikte Amatör Balıkçı bilincine henüz ulaşamamış olan insanlarımızın, Amatör Balıkçı görünümü altında ticari amaçlarla bu işi yapan kişilerin ve bizleri yöneten otoritenin dikkatini çekebilmek, ne olup, ne olmadığımızı net olarak anlatmaktır.


NEYİZ, NE DEĞİLİZ?

Amatör Balıkçı; sorumlu ve sürdürülebilir yaşamı her adımında destekleyen, gözeten, olgunlaşmış meyveyi bizzat dalından alan, ancak o ağacın korunması ve kesinlikle zarar verilmemesi bilincinde olan kişidir.

Amatör Balıkçı; her canlının en az bir kez üreme fırsatı tanınması sonrası avlanabileceğini bilir ve henüz üreme şansı bulmamış boyda eline geçen su ürünlerini alıkoymaz.

Amatör Balıkçı; elde ettiği avını satmaz, onu elden çıkararak her hangi bir gelir elde etme yoluna gitmez.

Amatör Balıkçı; Doğa dostudur. Doğanın korunmasında ve sürdürülebilirliğin sağlanmasında, avlandığı bölgedeki canlılara, bunların yaşama ve üreme alanlarına gerekli özeni gösterir. Rahatsız edici eylemlerden sakınır, bulunduğu çevreyi kirletmez, avlanma araçlarını sadece avlanılmasına izin verilen bölgelerde ve usulüne uygun olarak kullanır.

Amatör Balıkçı; avlandığı bölgede dikkatini çeken olumsuzlukları ilgili birimlere haber verir.
Su ürünlerinin kurallara uygun şekilde yakalanmasını, eğer alıkonulmayacaksa mümkün olan en kısa sürede suyuna geri salınmasını sağlar. Geri salınma sırasında gerekli hassasiyeti göstererek, avladığı hayvanın zarar görmemesine azami dikkat eder.

Amatör Balıkçı; çevresindeki kişilerin de bu yöndeki gelişimine katkı yaparak, yaşanabilir bir dünya, güzel bir gelecek çabalarına güç ve ümit verir.

Amatör Balıkçının; yürürlükte olup, su ürünlerimizin sürdürülebilirliğini sağlamak adına tebliğler aracılığı ile yayınlanan yer, zaman, boy, yöntem ve tür yasaklarına, kısıtlamalarına uymayarak su ürünlerini toplayanlarla hiçbir ilgisi yoktur.

Amatör Balıkçının; olta ile de olsa, elde ettiği avını satarak gelir sağlayan “geçimlik balıkçılık” ve/veya “kıyı balıkçılığı” olarak adlandırılan ticari faaliyetler ile ilgisi yoktur.

Amatör Balıkçının; su altı tüfeği ile yapılan avda su ürününü şnorkel hariç yapay hava kaynağı, tüp, nargile, her türlü soluma cihazı, yedek hava kaynağı ve ışık kaynağı kullanarak elde edenlerle ilgisi yoktur.

Aynı doğal kaynağı kullanmakla birlikte Amatör Balıkçılığın ticari balıkçılık türleri ile amaç, felsefe ve sonuç olarak bir alakası olmadığı gibi, amatör balıkçılık ile sportif balıkçılık da farklı kavram ve faaliyetlerdir.

Yürürlükte olan 3/2 numaralı Amatör Amaçlı Su Ürünleri Avcılığını Düzenleyen Tebliğde de belirtildiği üzere, Sportif Balıkçılık sportif balık avcılığı federasyonlarınca konulan kurallara dayalı olarak, yakalanan balığa zarar vermeme, sağlıklı ve canlı olarak suya iade edilmesi gibi temel prensipler içeren bireysel balık avcılığı etkinliğini ifade eder.

Rekreasyonel Balıkçılık; Genel anlamda rekreasyonel balıkçılık, balık tutma faaliyetlerinin ticari olmayan (satış, değiştirme ve ticaret aracı olmayan) altkümesini tanımlar. Rekreasyonel Balıkçılık tamamen eğlence, zevk, spor amaçlı balık tutma faaliyetidir. Yani Rekreasyonel Balıkçılık Amatör Balıkçılığı da, Sportif Balıkçılığı da kapsamaktadır.

Amatör Balık Avcılığı: Organize olmayan, yani belirli olayları ya da yarışmaları kapsamayan balık avcılığıdır. Amatör balık avcılığı ile yakalanan avlar suyuna bırakılabileceği gibi kişisel tüketim için alıkonulabilir de.

Sportif Balık Avcılığı: Balıkçılar arasında yarışma amaçlı organize bir faaliyeti tanımlar. Yarışmanın kurallarına göre, en büyük, en çok miktar veya en çok çeşitli türlerdeki avı yapmak amaçlanır.

Ancak günümüzde yürürlükte olan 1380 sayılı Su Ürünleri Kanununa bakınca görüleceği üzere Kanunda Amatör Balıkçılık tanımının yapılmış olması bir yana, Amatör kelimesi bile yer almamakta olup, sadece ruhsat teskeresi bölümünde spor maksatlı balıkçılıktan bahsedilmektedir.

Yürürlükte olan bir diğer ana mevzuatımız olan Su Ürünleri Yönetmeliğinin amaç bölümünde ise sadece sportif amaçla yapılacak avcılık yer bulmuştur. Amatör balıkçılık yönetmeliğin amaç bölümünde yer almadığı gibi, tanımlar bölümünde yer alan Sportif Avcılık için “Ticari amaç dışı ve spor amacıyla amatör olarak yapılan su ürünleri avcılığını ifade eder” denmiş olup, aynı yönetmeliğin üçüncü bölümünde Sportif Avcılık başlığı altında belirlenen esaslar içerisinde ise “Denizlerde ve iç sularda yapılacak sportif avcılığın esasları Bakanlıkça belirlenerek, Tebliğ şeklinde Resmi Gazete’de ilan edilir” denmektedir.

Görüldüğü üzere Kanun ve onu tamamlaması beklenen Yönetmelikte bile Amatör Balıkçılık yer almamakta, bir diğer düzenleyici mevzuat olan Tebliğle ise aykırı düşülmekte, mevzuatımız çalıştay konusu olarak ele aldığımız kavramları farklı tanımlamaktadır.


SONUÇ VE ÖNERİLER

Bilindiği üzere 3/2 Tebliğin yayınlandığı 18.08.2012 tarihine kadar ilgili tebliğ Amatör (Sportif) Amaçlı Su Ürünleri Avcılığını Düzenleyen Tebliğ adı ile yayınlanmaktaydı. Federasyonumuzun kurucu derneklerinin Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı, Balıkçılık ve Su Ürünleri Genel Müdürlüğüne sunduğu 2012 – 2016 dönemine ait 3/2 numaralı Amatör (Sportif) Amaçlı Su Ürünleri Avcılığını Düzenleyen Tebliğ Görüş Bildirme Formunda yer bulan önerisinde “hiç bir mevzuat adında parantez olmadığı ve yeni tebliğde de olmaması gerektiği, Amatör ve Sportif Balıkçılığın birbirine yakın olsa da ayrı kavramlar ve ayrı eylemler olması nedeniyle tebliğin adından başlayarak birbirinden ayrı ayrı ele alınması gerektiği, tebliğde Amatör Balıkçılık ile ilgili kurallara yer verildiği gibi Sportif Balıkçılık için ana kuralların da belirlenerek 3/2 Numaralı Amatör ve Sportif Amaçlı Su Ürünleri Avcılığını Düzenleyen Tebliğ içinde veya mümkün olursa ayrı bir tebliğde yer verilmesi” gerektiği bildirilmiştir.

Ancak 3/2 numaralı tebliğ adından sadece parantez içerisinde yer alan “Sportif” ifadesi çıkarılarak yayınlanmış olup, tebliğ içerisinde iki ayrı kavram ayrı ayrı tanımlanmış olmakla birlikte, sportif balıkçılığın ana kuralları henüz belirlenememiş ve yayınlanamamıştır. Bu eksikliğin giderilmesinin yanı sıra Kanun, Yönetmelik ve Tebliğin yapılacak ilk değişikliklerle birbirlerine uyumlu ve birbirini tamamlar duruma getirilmesi gereğinin vurgulanması gelecekteki uygulamalara yönelik yeni stratejileri belirlemeyi amaçlayan çalıştayımızın birinci önceliği olmalıdır.

Ayrıca olabildiğince geniş katılımlı benzer çalıştaylar, paneller ve görsel medyada yer alması sağlanan eğitici programlar aracılığı ile Amatör Balıkçılık bilincinin, sorumlu ve sürdürülebilir balıkçılık felsefesinin her fırsatta vurgulanması camiamızın en büyük ihtiyaçlarından bir diğeridir.

KAYNAK:

• 3/2 numaralı Amatör Amaçlı Su Ürünleri Avcılığını Düzenleyen Tebliğ
• General Fisheries Commision For The Mediterranean - Akdeniz Genel Balıkçılık Komisyonu (GFCM) 2007 Rapor nr.81


-----00-----



1. AMATÖR BALIKÇILIK ÇALIŞTAYI SONUÇ BİLDİRGESİ


Çalıştay sonuçlarının paylaşımı:
1. Amatör Balıkçılık Çalıştayı süresince yapılan sunumlar ve panel sonuçları bir kitapta toplanmalıdır. Bu kitap, ilgili kurum kuruluş ve STK’lar ile paylaşılmalıdır.

Tanımlar ve kavramlar:
2. Tebliğde yer alan Amatör Balıkçılık ve Sportif Balıkçılık tanımları yeterli olmakla birlikte; Madde 2 (ç) bendinde yer verilen Amatör Balıkçılık tanımına, “tebliğ hükümlerine uygun su ürünleri avcılığı etkinliğidir.” ifadesinin yerleştirilmesi uygun olacaktır.
3. Tanımda, rekreasyonel balıkçılığın üst tanım olması, bunun altında amatör balıkçılık ve sportif balıkçılık tanımlarının ayrı ayrı yapılması daha uygun olacaktır.

3/2 Numaralı Tebliğin değerlendirilmesi:
4. Tebliğ toplantıları ve Tebliğ’deki düzenlemeler deniz, içsu ve av araçları (olta, sualtı tüfeği, serpme) ayrımı dikkate alınarak bölümlendirilmeli ve toplantılar ayrı günlerde planlanmalıdır.
5. Amatör balıkçılıkla ilgili metinlerde tür adları (bilimsel, Türkçe ve yerel adlar), yer zaman bilgileri ve benzeri bütün bilgilerin, yardımcı görseller kullanılarak anlaşılır ve açık bir biçimde yer alması gerekmektedir. Yer yasaklamalarının, mesafe bilgisi yerine fiziki kerteriz noktaları ve coğrafi koordinatlar verilerek tanımlanması daha uygun olacaktır.
6. Kısmi ve tamamen yasak alanlar, boy, zaman, tür ve benzeri yasaklar, bilimsel araştırmalara dayanılarak tekrar gözden geçirilmeli ve güncellenmelidir.
7. Kiraya verilen istihsal sahalarına ilişkin hükümde “sadece resmi tatil günlerinde” ibaresi kaldırılarak her zaman izin verilmelidir. Ayrıca, bu hükmün amatör balıkçılık faaliyetlerini kısıtladığı düşünülmektedir. Tatil günlerinin belirlenmesi devlet kurumları ile özel sektör arasında farklılık göstermektedir. Bazı çalışanlar “işgünü” olarak tarif edilen hafta içi günlerde tatil imkânına sahip olmakta, pek çok kişinin tatil yaptığı “resmi tatil” günlerinde ise mesai başında olabilmektedir. Kiralanacak istihsal sahalarında amatör balıkçılık sahaları belirlenmeli ve kiralama buna göre yapılmalıdır.
8. Orman ve mera alanları haritalandırılarak, her amatör balıkçının ulaşabileceği hale getirilmelidir.
9. 1 km² den küçük göletlerin listesine de yer verilmelidir.
10. Zaman yasakları, avlak sahasının rakımı ve iklim özellikleri dikkate alınarak bölgesel ve ayrı ayrı belirlenmelidir.
11. Amatör balıkçılık yarışmaları (yakala-bırak dahil olmak üzere) sınırlandırılmalıdır.
12. Akarsularda alabalığın kaynağa en yakın noktada yumurta bıraktığından hareketle, su kaynağının özellikle her türlü faaliyete karşı koruma altına alınması gerekmektedir.

Amatör balıkçı belgesi ve eğitim:
13. 1380 sayılı Su Ürünleri Kanunu’nun 16’ncı maddesinde yer alan eğitim hükmü işletilerek amatör balıkçılık eğitimlerinin yapılması gerekmektedir.
14. Geleceğimiz olan çocuklarımıza amatör balıkçılık ve doğa koruma konusunda eğitimler, seçmeli ders olarak verilmelidir. Belediyeler, yaz okulu ve kurslarına (halk oyunları, el sanatları vs. ) amatör olta balıkçılığını da eklemelidir. Televizyonlarda kısa metrajlı bilgilendirici filmler, kamu spotları yayınlanmalı, amatör balıkçı olmayanlar da bilgilendirilmelidir.
15. Sorumlu Amatör Balıkçılığa Geçiş Projesi çıktıları, amatör balıkçılık eğitim materyali olarak değerlendirilebilir.
16. Amatör balıkçılıkta lisans edinilmesi zorunlu olmalıdır. Amatör Balıkçı Lisansı, belli bir eğitimden geçen kişilere “süreli” olarak verilmelidir. Denizler ve içsular için verilen lisanslar ayrı olmalıdır. Denizlerde avcılık yapacak avcılara verilecek lisanslarda, sualtı tüfeği ile avcılık yapacaklara ve diğer yöntemlerle avcılık yapanlara eğitimler ayrı ayrı yapılmalıdır.
17. "Amatör / Sportif Olta Balıkçılığı" faaliyetlerinin sürdürülebilirliği, sorunlarının çözümü, sportif olta balıkçıları ile adaylarının eğitimi ve olta balıkçılığının geliştirilmesi alanlarında faaliyette bulunmak üzere Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı bünyesinde "Amatör / Sportif Olta Balıkçılığı Geliştirme, Uygulama ve Eğitim Merkezi" kurulması ya da mevcut su ürünleri araştırma enstitülerinin görev tanımları içerisine bu tanımlamaların yerleştirilmesi yararlı olacaktır.
18. Su ürünleri mevzuatına ilişkin kamu spotu hazırlanarak, halk mevzuat hakkında bilgilendirilmeli ve bilinçlendirilmelidir.
19. Amatör balıkçılık ile ilgili eğitimler, üniversiteler ve STK’lar ile işbirliği içinde Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı izni ve gözetiminde verilmelidir.
20. Üretimi, pazarlaması ve kullanımı yasak olan av araçlarının (Ör. tırıvırı gibi) kullanımının önlenmesi açısından devletin diğer birimlerinin de bilgilendirilmesi ve vatandaşların duyarlılığının arttırılması sağlanmalıdır.
21. Balık avı yasakları ve değişiklikler medya yolu ile yayınlanmalıdır.

Amatör balıkçılık turizmi:
22. Denize elverişlilik şartları dahilinde küçük ölçekli (D plakalı) balıkçı gemilerine amatör balıkçılık turizm yetkisi verilmelidir.
23. Amatör balıkçılık turizm belgesi olan teknelere (tüzel kişilere), her gün için tura götürdüğü amatör balıkçı sayısı ve tutulan balıkların tür bazında miktarlarını bildirme zorunluluğu getirilmelidir.

STK’ lar ile ilgili konular:
24. Amatör ve Sportif Balıkçılığın kurumsallaşması hızlandırılmalıdır. Potansiyeli olan illerde dernek kurulması teşvik edilmeli, bu derneklerin bir federasyon veya üst birlik çatısı altında toplanmaları desteklenmeli, mali yapıları güçlendirilmelidir.
25. Amatör balıkçılık yönetimi amacıyla, amatör balıkçılıkla ilgili dernek ve federasyonlar, faaliyetleri ile ilgili veri ve kayıt tutmaya özendirilmeli ve bu kayıtları akademisyen ve idari kesimlerle paylaşmalıdır.

Kontrol ve denetimler:
26. Yasak avcılık hakkında cezalar daha caydırıcı olmalı, kontrol ve denetimler sıklaştırılmalıdır.
27. Denetim elemanlarının da eğitilmesi sağlanmalı ve “yeterlilik gösterenler” belgelenmelidir.
28. Kültür ve tabiat varlıklarını korumak amacıyla belirlenen ve 24/9/2001 tarihli ve 24533 sayılı Resmî Gazete’de koordinatları ilan edilen bölgelerde, “dalış yapılarak su ürünleri avcılığı yasaktır” maddesinin Tebliğ'den çıkarılması gereklidir. Burada cezai işlemin ilgili Kültür Bakanlığı mevzuatına göre olduğu sadece atıf ile belirtilmelidir. Aksi durumda dalış yapan kişi hem 1380 sayılı Su Ürünleri Kanununa hem de Kültür Bakanlığının ilgili mevzuatına göre işleme tabi tutulmak zorunda kalmakta, bu ise bir suçun iki farklı ceza ile değerlendirilmesine yol açabilmektedir.

Yabancı ve istilacı türler, balıklandırma:
29. Başta balon balıkları olmak üzere istilacı türlerin amatör balıkçılığa etkileri ve yarattığı problemlerin giderilmesi için tedbirler alınmalı, bu konuda gerekli bilimsel araştırmalar yapılmalıdır.
30. Doğal kaynaklarımızın korunması için avlanması yasak olan türler ile istilacı türlere (Güneş Balığı-Lepomis gibbosus, Çizgili Sazan-Pseudorasbora parva, Gümüş Balığı-Atherina boyeri, Gümüşi Havuz Balığı-Carassius gibelio, Gambusia affinis vb.) yönelik bilgilendirme ve mücadele çalışmaları yapılmalıdır.
31. İçsularda yapılan balıklandırma çalışmaları denizlerde de yapılmalıdır. Dalyan ve lagün alanlarındaki yumurtalı bireylerin % 10 unun doğaya bırakılması kuralının uygulanması sağlanmalıdır.

Av araç gereçleri ile ilgili düzenlemeler:
32. Kurşun ağırlık kullanımı ile ilgili alternatif malzemelerin piyasaya sürülmesi ve tebliğde kurşun kullanımına ilişkin sınırlama getirilmesi gerekmektedir.
33. Olta satışı yapılırken bilgilendirici bir kitapçığın verilmesi zorunlu hale getirilmelidir.
34. Sualtı çözünebilir misinaların kullanımı zorunlu tutulmalıdır.

1. Jigler, bazı türler üzerinde oldukça baskı yaratmakta, 100 m’nin altında korunaklı bölgelerdeki balıklarlar için özellikle tehdit oluşturmaktadır.

Kaynak: http://arastirma.tarim.gov.tr/akdenizsuurunle...lestirildi

 

Daha önce ilan edildiği üzere, 11 Şubat 2023 tarihinde yeterli çoğunluğun sağlanamaması nedeni ile 1...
yazının devamını oku »

RASTGELE-DER'İN KURULDUĞU 2002 YILINDAN BU YANA AMATÖR BALIKÇILIK İLE İLGİLİ MEVZUATTA NELERİN DEĞİŞİMİNİ, GELİŞİMİNİ SAĞLAYABİLDİK?
Bilindiği üzere Derneğimiz RASTGELE-DER'in Tüzüğünün amaç maddesinde yer alan "amatör balık avcılığı...
yazının devamını oku »

KENE Mİ TEHLİKELİ, YOKSA ÇENE Mİ?
Her sene bir kere, nadiren iki kere fırsat bulduğumuz bir maceramız var. Bu macera 3-4 günlüğüne Kız...
yazının devamını oku »

DOSTLARLA AVLANMAK
Dostluk kavramı herkes gibi benim için de çok değerli bir kavramdır. Bu zamanda dost bulmak tabiri c...
yazının devamını oku »

EŞİM NASIL BALIKÇI OLDU?

Çoğu erkek eşi balık avına çıkmadığı için bu güzel zevkten mahrum kalıyor.Ben bu k...
yazının devamını oku »

Tüm köşe yazıları

İstanbul Ankara İzmir

 

Site içerisinde online olan kullanıcılar (1 kişi)
Kahraman Melek,
tarifler | hakkımızda | iletişim | basından haberler | balık ve kamp malzemesi | trofe | ilk yardım | linkler | rastgele-der ailesi