|
 |
EFLATUN SÜRME |
Avın yapıldığı şehir : Abant Gölü
Hava ve suyun durumu : Mevsim normali
Avda kalınan süre : 13.04.2007 2 saat
Kullanılan ekipman : Döner Kaşık ( Mepps )
Yakalanan avın tür ve boyutları: 30 - 35 cm 2 adet Abant Alası |
|
YAPILAN AVIN HİKAYESİ:
Çarşamba günü yeni şirketimizin kaynaşma toplantısının Abant da düzenleneceği duyurulduğunda gözümdeki ışıltıyı ancak bir balıkçı anlamlandırabilirdi. Yolculuk çantamın içinde kıyafetlerimin yanında teleskospik kamışım, makaram ve küçük film kutusunu içine yerleştirdiğim meppslerim de yerini almıştı.
Akşam 18:00 gibi otelimize vardık. Abanta yıllardır avlanmaya gelmiş ama çevresindeki otellere hiç dikkat etmediğimin farkına varmıştım. Odamın kapısını açtığımda geniş bir terasa çıkmış, önümdeki manzara ise müthişti;
Kapalı bir hava, göl üstünde hafif bir sis, tepelerde mevsim dönümündeki güneşe direnen kar öbekleri ve göl çevresindeki sazlıklardan kalkan yeşilbaşlar ile sanki bir hayal dünyasına ayak başmıştım. Programımıza baktım, ertesi gün saat 9,15 de toplantımız başlıyordu. Gün doğumundan kahvaltı edecek zamana kadar ki bu 6:30 dan 8:30 a 2 saat ederdi, sanırım bu büyülü coğrafyada yarın sabah olta atabilecektim. Akşam eğlencesinden sonra 24:00 gibi uyumak üzere odama çıktım. Saatimi de 5:30 a kurmayı ihmal etmedim.
Sabah saatim çalmadan hemen önce uyandım. Odamın perdesini açtığımda sisin içinden göl gözükmüyor ama gökyüzündeki ay seçilebiliyordu. Henüz hava aydınlanmamıştı. Yarım saat ileriye kurup tekrar yattım. Yine çaldığında ise sis biraz azalmış ama havanın çoktan aydınlanmış olduğunu farketmiştim. Sis beni yanıltmıştı. Hızlı bir şekilde üstümü giyinip kendimi otel resepsiyonunun önündeki ana kapıdan dışardaki keskin soğuğa attım.
Hemen önündeki iskeleden şansımı deneyecektim. Ama vardığımda dibinin çok fazla sazlık olduğunu görmek beni mutlu etmemişti. Birkaç denemeden sonra yer değiştirmem gerektiğini anlamıştım. Sola mı sağa mı gitmeliydim. Sol tarafta bildiğim iyi yerler vardı ama birhayli uzaktı. Hem de şu aralar verimi konusunda emin değildim çünkü saz kaplamaya başladığını söylemişlerdi. Diğer yönde ise favori bir noktam vardı, hiç balıksız dönmemiştim ama gölün karşısındaydı. Fazla vaktim de yoktu. Sıkı bir yürüyüşle 15 dakikada ulaşırdım. Geri dönüşümü de hesaba katarsam yarım saatlik bir avlanma sürem kalırdı. Oltamı topladım, hızlı adımlarla yürümeye koyuldum. Karar verilmişti. İlk ve son hedefim karşı kıyıydı.
Vardığımda oltamı hazırlayıp ilk atışımı yaptım. İkincisini daha derinden çekmeye başladım. Sezon açıldığından beri 2 hafta üstüstte dağlarda ala peşinde koşmuş ama henüz bir balık tutamamıştım. Neden billur gibi sularda daha önceden nicesini tuttuğumuz halde bu sefer hiç tutamadığımızı sorguluyordum. Hüzün kaplamıştı içimi. Arkadaşımın sözü zihnimde çınlıyordu; sudan alıyorsunuz balığı diyordu. Onun yerine gidin Migros tan alın :). Kalmayacak demişti. Haklıydı. Bitmez gibi gelen göl ve derelerin içi boştu artık. Ve işte bu umutsuzluk içinde oltamda o özlediğim gerginliği hissetmiştim. Abant alasıydı gelen. Daha az sıklıkta ama cüssesiyle orantılı olarak daha sert kafa atıyordu. Usulca çektim kıyıya. 30 – 32 cm aralığındaydı küçük bir göl alasıydı. Gövdesindeki kızıl ile bordo arası renk ise gözalıcıydı. Hemen bir resmini çekip suya iade ettim. Sezonun ilk doğal alasını tutmuştum. Böylesi kötü bir sezonu alabalıkla ilk tanıştığım yıllarda bile yaşamamıştım. Her sene bir öncekini aratıyor gibiydi.
Atışıma farklı yönlere meppsimi kondurarak devam etmeye başladım. Sis iyice kalkmıştı. Etraftaki sazlıklardan kalkan ördekler, önümden geçen bir çift saka ve etrafta uçuşan diğer kuşlar uyanan doğanın habercisi gibiydi.
Az ileride birkaç meppsimi tam kıyıya yakın bir noktada takmıştım. Mepps yenilerken eldiven almadığımdan ellerimin birhayli üşümüştü. Sürem azalmış, geri dönme vaktim yaklaşıyordu. Yarım saate yakın olmuştu buraya geleli. İstediğim alamı tutmuş, belirli bir tatmine ulaşmıştım. Son birkaç atışımı yapıp artık geri dönmeye karar vermiştim kiiii oltama vuruş ağırlığından öncekinden daha büyük olduğu anlaşılan bir Abant alası asılmıştı. Yüzeye yakın vurduğundan yakına getirdiğimde su üstüne birkaç salto attı. Bu durum beni keyfe getirmişti. Yavaşça kıyıya çektim. 36 - 38 cm lik bir bireydi. Zarar vermeden yere koyup resmini çekerken gözünün arkasından başlayıp galsamasının sonuna kadar giden eflatun renkteki hareyi farketmiştim. Bu ne güzellikti tanrım. Gözlerinde eflatun renkte sürme vardı sanki. Daha öncesi gördüğümü hiç hatırlamıyordum.
Resmini çekip suya iade ettiğimde eflatun harenin de kareye yansımış olmasını çok istiyordum; bu güzelliği alabalık sevdalılarıyla paylaşabilmek adına. Herkese birgün bir alabalığın rastgelebilmesi dileğiyle.
Burak KALAÇ (13.04.2007)
|
 |
|
|
|
 |
|
Daha önce ilan edildiği üzere, 11 Şubat 2023 tarihinde yeterli çoğunluğun sağlanamaması nedeni ile 1... |
yazının devamını oku » |
 |
 |
RASTGELE-DER'İN KURULDUĞU 2002 YILINDAN BU YANA AMATÖR BALIKÇILIK İLE İLGİLİ MEVZUATTA NELERİN DEĞİŞİMİNİ, GELİŞİMİNİ SAĞLAYABİLDİK? |
Bilindiği üzere Derneğimiz RASTGELE-DER'in Tüzüğünün amaç maddesinde yer alan "amatör balık avcılığı... |
yazının devamını oku » |
 |
 |
KENE Mİ TEHLİKELİ, YOKSA ÇENE Mİ? |
Her sene bir kere, nadiren iki kere fırsat bulduğumuz bir maceramız var. Bu macera 3-4 günlüğüne Kız... |
yazının devamını oku » |
 |
 |
DOSTLARLA AVLANMAK |
Dostluk kavramı herkes gibi benim için de çok değerli bir kavramdır. Bu zamanda dost bulmak tabiri c... |
yazının devamını oku » |
 |
 |
EŞİM NASIL BALIKÇI OLDU? |
Çoğu erkek eşi balık avına çıkmadığı için bu güzel zevkten mahrum kalıyor.Ben bu k... |
yazının devamını oku » |
 |
|