|
 |
ALA ÇAĞIRMALARI (Acil Çağrı) |
Avın yapıldığı şehir : Her zaman ki gibi, Anadolu'da bir yer.
Hava ve suyun durumu :
Avda kalınan süre :
Kullanılan ekipman :
Yakalanan avın tür ve boyutları: |
|
ALA ÇAĞIRMALARI (Acil Çağrı)
Bir ahbabımızın cenazesine (Allah rahmet eylesin) katılmak için sabah Ankara dışına gitmiştim. Aynı günün akşamı Ankara' ya dönerken 100 km kala gece saat 22' de telefonum çaldı. Arabayı sağa çektim. Arayan Sevgili Burak Kalaç; üstad ne var ne yok diye soruyor. Ben de durumumu anlatıyorum...
Burak; Teoman Sanalan' la birlikte ava gideceğiz sen de gel yolu düşünme, giderken uyur dinlenirsin diyor.
Aslında o kadar yorgunum ki eve varınca vurup kafayı yatacaktım. Ama ateşi almıştım ve nasıl olsa araba da kullanmayacaktım. Peki dedim geliyorum. Eve gelir gelmez malzemelerimi hazırladım ve beni almaya geldiler. Teoman direksiyonda, Burak sözde co pilot, ben arkada güya uyuyacam ama gözümü bile kırpmıyorum. Av muhabbeti yapa yapa gidiyoruz, atıp tutmak serbest.
Avlaktayız. Avlanma düzenini konuşup anlaşıyoruz. Burak, derenin aşağı kısımlarına gidecek ve arabayla 3-4 km aşağıya gitti.. Teo yla, ben; derenin, Burak' ın bize bırakıp pas geçtiği 3-4 km lik bölümünü paslaşarak avlayacağız. Sonra aşağı kısımda Burak la buluşacağız.
Ava başladık bi yirmi dakika geçti ama Teo yla ben irtibatımızı kaybettik. İlk avımızdı birlikte sebebi bu. Acaba Teo yukarda mı kaldı, yoksa aşağıya mı geçti? Bu tereddüt ile ben tekrar yukarıya döndüm. Islık, bağırmak, çağırmak fayda etmedi. Çok gür bir orman, gür bitki örtüsü birbirimizi görmemizi ve derenin sesi de sesli iletişim kurmamızı engelliyordu. Ben avı bırakıp bir aşağı, bir yukarı giderek Teo ya ulaşmaya çalışıyorum. Teo ortalıkta yok. (O, da beni arıyormuş) Buluşamadık. Neredeyse bir saate yakın bir zaman dilimi böyle geçti.
Çok yukarılara kadar yürüyüp baktığım için artık Teo' nun önümden gittiğine kesin kanaat getiriyorum. Madem buluşamadık son çare en aşağıda Burak' ın arabayı bıraktığı yerde karşılaşırım dedim. Tekrar avlanmaya başladım. Teo nun, ezip geçtiği meralarda nasibimi arıyorum. Tek korkum balık tutamazsam Burak' tan işiteceklerim. Ama bahanem hazır bakın neler sıralayacağım; Epey bi zaman Teo yu aradım bulamadım, Teo mecbur önümden gittiği için bütün meraları bombalamış, bombalamayıp bana bıraktığı yerler biraz ellenmiş ve çürük olduğundan verim alamadım, uykusuz ve yorgundum, ebe, sobe diyecem. Diyecem işte bi şeyler.Bi dolu bahane seç seç kullan.
Bir yandan avlanıyor bir yandan da Teo'yu görebilmek için etrafı kolaçan ediyorum. Ulan Teo, silip süpürdün mü balıkları, meralardan ayrılırken suya taş mı attın, ne ettin diyorum. Derenin sesinden kulaklarının çınladığını bile duymamıştır kesin.
Neticede; kararlaştırdığımız saatten de önce üçümüz arabanın yanında olduk. Ancak avlanmak için biraz daha zamanımız vardı. Teo- Burak ikisi de kırmızı benekli alabalıklar tutmuşlar, yakala- bırak yapmışlar. Hatta havalara bile girmişler ve beni ezecekler. Öyle bir halleri vardı. Yaa hiç fena değil dere güzel balık yapıyo, ordan böyle vurdu, ağacın dibinden şöyle kaçtı cart curt birbirlerine konuşup havalı havalı avlarını anlatıyorlar ve bana işittiriyorlar. Ben ise bir tane tatlı kaşığı kadar alabalık tutup hemen salmıştım. Bunu onlara söylemeyecektim. Utanmıştım ama sonunda da söylemiştim. Burak tutamadın demesin diye söyleyiverdim naapayım. O an için ufak alabalığın, daha büyüğünü tutarım diye fotoğrafını çekmeye de üşenmiştim. Arabanın yanına gelince pişman da olmuştum belgeleyemediğim için. Bunlar adamı pişman ederler böyle...
Neyse, vakit varken üçümüz tekrar dereye dağılıp hafif bir yoklama yapalım dedik... Burak bana hücum etmeden, konuşmaya başlamadan tekrar dereye girdim. Oltamı attım sağlam bir 30 cm civarı kırmızı benekli oltaya asıldı. Çekiyorum ama Burak' ın korkusundan heyecan yapıp kaçırdım. Ben ne b.k yiyecem şimdi dedim. Kaçırdııım desem, Burak tabi tabi diyecek. İnanmaz bir tavırla beni kızdıracak. Ne oldu tutamadın mı sen diyecek yol boyunca ...... Sonra uyuyup uyanıp, uyuyup uyanıp; naaptın üstad tutamadın mı, hiç vurmadı mı? kaçırdım, maçırdım taşa takıldı falan bi şeyler diyodun en son, ne oldu sahi diyecek. Beni fitil edecek...
Elimde sihirli oltam, şapkadan tavşan çıkarmanın zamanı şimdi.
Pes etmiyorum ava devam ediyorum. 27 cm lik (ölçtük tabi) kırmızı benekli mepse yapışıyor, makarayı 4-5 tur sarıp, kamışa yüklenip balığı öyle bir savurup kestim ki sudan, oltadan fırlayan balığı bulmak için inanın otun, yaprağın içinde neredeyse 2-3 dakika aradım. Burak' ın yüzünden tuttuğum alabalığın keyfini şöyle ağız tadıyla çıkaramasamda final çok keyifli oldu. Ne biçim vurdu mepse, akıntının tersine de vurunca zorladı gelirken ama kaçıracam diye diye çekip savurmuştum alabalığı. Ödüm kopmuştu kaçacak diye. Aslında kaçacak diye değil, Burak' ın hışmına uğramaktan korkmuştum. Hem kaçacak diye hem Burak' tan korkmuştum böyle fena olmadı tamam tamam böyle olsun. Tam zamanında yakalamıştım alabalığı tam... Av süremizin sonuna gelmiş dönüş yoluna girecektik. Çünkü öyle kararlaştırmıştık ve acıkmıştık öğlen olmuştu..
Final; Burak, üstad yine kurtardın g.tü dedi. (Tebrik etti) Teo' da 27 cm ufakmış demez mi... Ufacık dediği balığı üçümüz yedik. (Hadi tattık diyelim öyle olsun)
Uyum içinde çok güzel bir av geçirdik. Üçümüz de istediğimizi almıştık dereden. Bu av davetiniz için Burak ve Teo, sizlere tekrar çok teşekkür ederim. Burak la birlikte yıllarca çok alabalık avları yaptık, uyumumuz gayet iyi. Tek başına ava gitmiş gibi rahat oluyorsun. Her halimizle, bakışlarımızla anlaşabilecek durumdayız. Kamp düzeninden, av düzenine, seyahat süreci de dahil olmak üzere. (Biraz fazla uyuyor yolda ama olsun. Hem giderken, hem gelirken)
Teoman' la eski tanışmamıza rağmen ilk defa ava gittim. Denk düşemedik bir türlü, zaman falan derken nasip olmamıştı. Teoman da, Burak gibi gerek av dışında olsun, gerek avda olsun iyi bir arkadaş. İyi bir kampçı, çalışkan ve paylaşımcı. Uyumuyla dört dört lük bir avdaş ve usta bir alabalıkçı. İkiside öyle harbiden. Meps gibi adamlar her zaman yanınızda olması lazım. Teoman' ın tek kusuru sigara içmemesi diyebilirim. Burak da içmiyor ama içip bırakmış olduğundan kusuru affedilir. (Biraz da eleştireyim Teo. Kahve koyup içmesini biliyosun)
Not: Herkes yalnız avlanıp yakaladığı alabalığı, alabalıkları kendi makinasıyla fotoğrafladığı için elimde Burak ve Teo'nun yakaladığı alabalıkların fotoğrafı yok. Bu yüzden ben sadece kendi tuttuğum alabalığın fotoğrafını çektim ve yazıya ekledim mecburen. Yanlış anlaşılmasın.
Ama dur lan, duuur bi dakka. Tutamamış olmayasınlar sakın. Anaaam, dur bi dur. Bak şimdi aklıma geldi. Vaaaay puştlar vaaay. O gün derede ben bunlara nerde tuttuğunuz alabalıklar, nerde fotoları demedim, diyemedim. Çok havalı idiler, konuşmalarından sormaya tırsmıştım. Bak sen şu işe tüühh anasını satayım.
Diğer iki fotoğraf için de bir iki şey söyleyeyim; bak ne iyi oldu gelin bi fotoğraf çekinelim demem ve bu iki fotoğrafı çekmeniz; Burak-Teo
Ek not; Yaa ben not eklemeden yazı yazamayacak mıyım?
22-11-2016 Sinan IŞILDAK
|
 |
|
|
|
 |
|
Daha önce ilan edildiği üzere, 11 Şubat 2023 tarihinde yeterli çoğunluğun sağlanamaması nedeni ile 1... |
yazının devamını oku » |
 |
 |
RASTGELE-DER'İN KURULDUĞU 2002 YILINDAN BU YANA AMATÖR BALIKÇILIK İLE İLGİLİ MEVZUATTA NELERİN DEĞİŞİMİNİ, GELİŞİMİNİ SAĞLAYABİLDİK? |
Bilindiği üzere Derneğimiz RASTGELE-DER'in Tüzüğünün amaç maddesinde yer alan "amatör balık avcılığı... |
yazının devamını oku » |
 |
 |
KENE Mİ TEHLİKELİ, YOKSA ÇENE Mİ? |
Her sene bir kere, nadiren iki kere fırsat bulduğumuz bir maceramız var. Bu macera 3-4 günlüğüne Kız... |
yazının devamını oku » |
 |
 |
DOSTLARLA AVLANMAK |
Dostluk kavramı herkes gibi benim için de çok değerli bir kavramdır. Bu zamanda dost bulmak tabiri c... |
yazının devamını oku » |
 |
 |
EŞİM NASIL BALIKÇI OLDU? |
Çoğu erkek eşi balık avına çıkmadığı için bu güzel zevkten mahrum kalıyor.Ben bu k... |
yazının devamını oku » |
 |
|