|
 |
ALA ÇAĞIRMALARI (Hareli yolun sancıları) |
Avın yapıldığı şehir : ANADOLU'da bir yer
Hava ve suyun durumu :
Avda kalınan süre :
Kullanılan ekipman :
Yakalanan avın tür ve boyutları: |
|
Kara avcılığı olsun balık avcılığı olsun fark etmez. Avcılar için trofe ve skor önemlidir. Etçi-buzlukçu anlayıştan uzak avcılar için acemilik sürecinden sonra farklı avlaklarda avlanma isteği trofe ve skor arzusuna eşlik etmeye başlar.
Avcılığın basamaklarına girmeyeceğim. Bir sazan avcısı için, bir turna avcısı veya kara avcısı için basamakların sonuna gelebilmek mümkün olabilir. Ancak av tercihinizi alabalıktan yana yapmışsanız veya alabalık size yaptırmışsa durum değişir. Tutkulu ve meraklı bir yapıda iseniz alabalığın farklı oluşundan dolayı merdiveni, basamağı olmayan çıldırtan gizemli, hareli bir yolun yolcusu olursunuz...
Kıtkaya takılı bir metrelik turna balığı, otların üstüne serilmiş koca bir sazan, deniz kıyısında kayalara yatırılmış azman bir levrek fotoğrafı gördüğünüzde balıkların iriliği dikkatinizi çekecektir. Ancak avcı fotoğrafı kerterizsiz çekmiştir. Meranın önemi balıkların iriliğinden cazibe kazanmaktadır ve siz merayı bu yüzden merak edersiniz. Avcı size fotoğraftaki sazanı, turnayı Manisa’dan, Levreği Samsun’dan yakaladım dese ikna olursunuz. Oysa sazan ve turna Uluabat’tan, Levrek Mudanya’dan yakalanmıştır.
Siz yakalanan bu balıklardan yola çıkarak merayı asla bulamazsınız ve tahmin etme olasılığınız sıfırdır. Manisa’da ki sazanla Malatya’da ki veya Romanya’da ki sazan, turna aynıdır. Mudanya’da ki levrekle, Antalya’da ki levrek hep aynıdır. Bu balıkların görüntüsü size asla sürpriz yaşatmaz. (Hoş sazanın da yüzlerce türü var keza diğer balıklarında. Anlatmak istediğim avcıların genel olarak avladığı balıklar)
Sözünü ettiğim fotoğrafa dönelim ve balıkların boyları 40 cm olsun. Ava yeni yeni başlamış acemi bir balık avcısı şayet 50 cm lik bir sazan-turna veya levrek yakalamışsa o fotoğraftaki 40 cm lik balıkların ve meranın merak edilecek bir tarafı yoktur onun için.Şimdi bu avcıya; geçen hafta sazana gittik 40 cm. lik balıklar tuttuk, bak bunlarda fotoları deseniz asla heyecan duyarak merakla bakmayacaktır. Geriye başa dönmeyecektir. Romanya’dan bir balık avı fırsatı gelse (alabalık hariç) balığın iriliğine ve farklı merada avlanma keyfine konsantre olursunuz. O kadar bitti. Hepsi bu.
Av hayatının 30-40 yılını alabalık avına vermiş ve avın bütün zorluklarını, güzelliklerini yurdun doğusundan batısına, kuzeyinden güneyine yaşamış ve sayısız trofe alabalıklar yakalamış bir alabalıkçıya, hayatında hiç av yapmamış ve dere kenarına pikniğe gidip bir tane 20 cm lik alabalık tutmuş birisi O alabalığın fotoğrafını göstersin. Kırk yıllık alabalıkçı kurdun kemirdiği ağaç gibi olur.
O alabalığı merak etmek onu yer bitirir. Alabalık hem kendisini hem merayı her defasında alabalıkçıya merak ettirir. Bu merakı tetikleyen avın iriliği ve bolluğu değildir. Alabalığın görüntüsünün birbirinden farklı oluşudur. Bu farklılık cazibeyi doruğa ulaştıran, alabalığı sıra dışı kılan yegane unsurdur... Coğrafi farklılıklar, suyun kimyası, ısısı, debisi, şelaleli göletli veya uzun akışlı olması, balığın beslenmesi, güneşli-karanlık ortam alabalığın görüntüsünün farklılaşmasına hep olumlu katkılar sağlar. Coğrafi farklılıklar bir yana aynı derede bile görsel açıdan farklı alabalıklara rastlanır. Bunu avladığınız diğer balıklarda göremezsiniz.
Bir alabalığın nereden yakalandığını günlerce tahmin etmeye çalışır motoru yakarsınız. Doğru tahminde bulunduğunuzdan emin olursanız bu durumdan alabalık avlamış gibi haz duyabilirsiniz.
''Derdin dünya olursa dünya kadar derdin olur demişler.''
Bir alabalıkçı için de alabalık bir dünyadır ve derttir. Alabalığın doğal yaşam alanlarının güzelliklerini anlatmadım bile. Haksız rekabet olmasın. Hadise; kıtka, otlar, kayalar) Avcı turnaya gider, sazana gider, lüfere çıkar, levreğe kefale gider. Ama hep aynı balığa gider hep aynı. Değişse de hava-mera değişmez aynı balık...Ben onu da tutmalıyım bunu da. Falanca renkliyi de, hareli mor benekliyi de.
İşte bunu ALABALIKÇI söyler. Söyletendir ALABALIK.
Budur ALABALIK...
Salma tut da bırakma beni demiştim ona. Hiç bırakmadı beni. Bırakmayacak...
Merdiven, basamak derken, çıldırtan o gizemli, hareli yolun yolcuları yolun sonunda benek bataklığına, alabalık bataklığına saplanırlar. Artık çıkamazsın hiçbir yere içine gömülürsün. Her yeni avlak hep başka bir alabalıktır. Her başka alabalık başa, en başa, başladığın yere dönmektir. Kıpırdadıkça yeni av için daha da gömülürsün.
Hani içerisin de suyu kanamazsın ya, işte öyle. Bu durum skor ve trofe duygusunun, merdiven basamak meselesinin çok çok ötesine geçmiştir artık. Alabalıklar tıpkı kelebekler gibidir. Serin suların kelebekleri renk renk, desen desen, hare hare, benek benek, yüzgeçlerine varıncaya kadar farklıdır.
Yüzgecindeki bir nokta için haftalarca bilgi toplarsın. Ser verir, sır vermezsin. Hiçbir balık seni bu hale getiremez. Paylaşmak istersin avını yaşadıklarını ama hep sonraya ötelersin. Sanki bütün dünyanın alabalıklarını avlayayım da sonra toplu anlatırım dersin. Biriktirdiğin avlar seni boğar. Anlatmak paylaşmak istersin avlarını avlaklarını. Nefsin hem anlat hem sakla der. Yanlış hatırlıyor olabilirim affola.
“Derviş zatlardan birine bir sır verilir fakat derviş sırrı tutmakta zorlanır. Nefs şeytan ona sırrı açığa vurmasını telkin eder. Ama derviş kimseyle paylaşmaz. Günün birinde artık dayanamaz ve bir kuyuya gider. Kafasını kuyuya daldırır ve sırrı kuyunun dibine doğru bağırıp ifşaa eder.” Alabalıkçılar da benzer ruh halleri vardır. Hayatında belki memleketin nere diye sormayacağın birine o bir benek için,(bir yerde okudum veya dinledim; Zindanda işkencenin öttüremediği tiryakiyi bir dal sigara bülbüle döndürmüş) beneğin renginin bir ton açığı veya koyusu için köyüne mezrasına kadar sorar durursun. Dedektif gibi iz sürersin...
En yakın av arkadaşından yeri gelir kıskanırsın onu paylaşmazsın. Hanımını aldatan çapkın kocalar gibi olursun kimi zaman. Kimi zaman en yakın av arkadaşınla aynı avlakta pişti olursun...Neyse bitmeyecek bu yazı ve bi yere bağlayamayacağım. Bir avlayan bilir, bir ALLAH. İğneyi ağzından çıkarma anına kadar çekilen ruhsal hareli sancıyı...
Not: Alabalığın beni ne hale getirdiğini, benim hayatımı gerçek anlamda nasıl alt üst ettiğini anlatmaya çalıştım ama anlatamadım. Anlatılamayanlar yazılamazlar.
Burada olduğu gibi... Ama asla hiçbir balık avcılığını hafife almak, av tercihlerini küçümsemek gibi niyet ve düşüncem olmadı, olamaz. Haddim değil. Hepsi benim için saygındır.
Ben alabalıktaki beni, beneklerindeki beni, bir beneğin ıstırabını satırlara dökmeye çalıştım. Sonra defalarca okudum yazdıklarımı. Okudukça berbat gelmeye başladı. Sizlerde bir kere okuyuverin fazlasına karışmam.
Unutmadan bir Not daha: Geçmiş yıllara ait iki alabalık fotoğrafı ekledim av raporu gibi olsun diye. Alabalıkları aynı derede farklı tarihlerde tuttum ve fotoğrafladım. Aynı dereden tuttuğumu söylemesem bir dünya tahmin yapabilirdiniz. Yazı boyunca anlatmak istediğim hallerden biri de buydu.
İki alabalık fotoğrafının anlatacağını 3-4 saatte anca yazabildim.
Neyse, niye yazdım bu kadar yazıyı merak ettiniz mi? Uzun kış gecelerinin büyülü masalı niyetine.
Herkese rastgele.
13-10-2016 Sinan IŞILDAK
|
 |
|
|
|
 |
|
Daha önce ilan edildiği üzere, 11 Şubat 2023 tarihinde yeterli çoğunluğun sağlanamaması nedeni ile 1... |
yazının devamını oku » |
 |
 |
RASTGELE-DER'İN KURULDUĞU 2002 YILINDAN BU YANA AMATÖR BALIKÇILIK İLE İLGİLİ MEVZUATTA NELERİN DEĞİŞİMİNİ, GELİŞİMİNİ SAĞLAYABİLDİK? |
Bilindiği üzere Derneğimiz RASTGELE-DER'in Tüzüğünün amaç maddesinde yer alan "amatör balık avcılığı... |
yazının devamını oku » |
 |
 |
KENE Mİ TEHLİKELİ, YOKSA ÇENE Mİ? |
Her sene bir kere, nadiren iki kere fırsat bulduğumuz bir maceramız var. Bu macera 3-4 günlüğüne Kız... |
yazının devamını oku » |
 |
 |
DOSTLARLA AVLANMAK |
Dostluk kavramı herkes gibi benim için de çok değerli bir kavramdır. Bu zamanda dost bulmak tabiri c... |
yazının devamını oku » |
 |
 |
EŞİM NASIL BALIKÇI OLDU? |
Çoğu erkek eşi balık avına çıkmadığı için bu güzel zevkten mahrum kalıyor.Ben bu k... |
yazının devamını oku » |
 |
|