» üye girişi » sitemize üye olun
   
ANASAYFA
HAKKIMIZDA
RESMi MÜRACATLAR
iLETiŞiM
MEVZUAT
BALIK ve BiZ
HAREKETE GEÇ
AV RAPORLARI
FORUM
ÇEŞNiLER
18 Şubat 2023 Cumartesi günü yapılan 10. olağan genel kurulumuz sonucunda yeni yönetim kurulumuz seçilmiştir. Eski yönetim kurulu üyelerimize teşekkür eder, yeni yönetim kurulu üyelerimize başarılar dileriz....             
 
GÜZELE GİDEN YOL ÜSTÜNDE (BİR ALABLIK RAPORU)
Avın yapıldığı şehir : Toroslar
Hava ve suyun durumu :
Avda kalınan süre : 2 gün
Kullanılan ekipman : Muhtelif
Yakalanan avın tür ve boyutları: Alabalık


Balıkçının Güncesi (10-11 Nisan, 2010 )
GÜZELE GİDEN YOL ÜSTÜNDE


Bakıp bakıp iç geçiriyorum. Bu ne güzel bir yaratık. Onur’un ( Akçay ) son avında tuttuğu balığın fotoğrafını iş günümün ortasında bilgisayar ekranıma getirip düşüncelerimi bir süreliğine de olsa çam kokuları arasında akan alabalık deresinin kıyısına demirliyorum. Gerçekten çok yakışıklı bir hayvan. Ve bugüne kadarki avladıklarımdan belirgin olarak farklı. Yeni bir akarsuyun farklı bir alabalığını yakalayacak olma ayrıcalığı beni heyecanlandırıyor. Ve bu düşünceler içinde 2010 sezonunun ilk avını bu derede yapma kararı alıyorum. Onur’un telefondaki yorumları beni hepten tahrik ediyor. Algı tartısını bilirim, bu akarsu onu çok etkilemiş. Anlata anlata bitiremiyor. Yorumlarının her hecesini aklımın başköşesine işliyorum. Harita incelemelerim ile de o heceler zihnimde toprak kokmaya ve de dere kıyısındaki parkurumu şekillendirmeye başlıyor.

Teoman ile Cuma akşamı yola çıkıyoruz. Onur’un fotoğrafındaki balıkla tanışmadan evvel ilkönce yolumuz üstündeki başka bir akarsuya gireceğiz. Sabaha karşı Toros Dağlarının zirvesindeyiz. Solumdaki yükseltilerde hala besin zincirinin en üstündeki yırtıcının buralarda yok olmama savaşı verdiği gerçeği bana Akdenizin en bakir coğrafyasında dolaşıyor olmanın hazzını tattırıyor.

Gün ağarırken ufuk çizgisinin belli belirsiz tuza dolandığı noktada hedeflediğimiz derenin vadisine iniyoruz. Dere sağımızdaki vadinin içinden akıyor. Suyu henüz görebilmiş değilim. Birkaç yerde arabayı durdurup vadi altında akan dereyi çıplak gözle görmeye çalışıp suyu dinliyoruz. Birkaç noktada böyle durduktan sonra köyün içinden dere vadisine inen bir yola sapıyoruz. Arabayı yolun dereye en yakın geldiği noktada bir marul serasının yanına park ediyoruz. Ben hızlıca kıyafetlerimi kuşanıp doğruca aşağı dere kıyısına yollanıyorum. Dere Toros Dağları akarsularına göre çok ince. Renk çakır. O turkuaz renk henüz dereye oturmamış. Ama Mayıs gibi o renkte akacağı kesin. Bu renk avcı için yerine göre avantaj, yerine göre dezavantaj. Koşulları lehine çevirmek ise elbet bizim elimizde.



Her yeni dereyi meppsle avlama kolaycılığı bende de hakim. Sinek (Fly) balıkçılığı yöntemini uygulamak yeni ve balık yoğunluğunu bilmediğin bir derede fazla idealist bir yaklaşım oluyor. Haliyle dereye meppsle giriyorum. İlk yüz metre’de tek bir hareket yok. Fazlaca dikkat kesilmiş durumdayım. Gölge yapmadan akarsu tersine yukarı doğru avlanıyorum. Bildiğim sularda bu kadar hassasiyet göstermem ama bu akarsuda aşırı dikkatliyim. Ve de kendimde inceden bir heyecan sezinliyorum. Balık ve akarsu yeni olunca aslında aşina olduğum bir heyecan bu. Ve en sonunda boy hizamın üstündeki bir küçük göletten avuç içim kadar bir birey oltama geliyor. Elime alıyorum, ilk gözüme çarpan bu bölgeye göre oldukça renkli olduğu. Bu balığı sanki Karadenizden getirip bu suya ekmişler. Gerçekten balığın renkleri şu ana kadar Toroslarda karşılaştıklarım içinde fazlaca belirgin ve koyu beneklere sahip. Hayretimi Teoman ile paylaşıyorum. Daha önce balığını tuttuğundan fazla şaşırmış değil. Ve salıyorum ufaklığı. Bundan sonraki hedefim ergin bir bireyi tutabilmek. Teoman önden gidiyor. Atışlara devam ama hareket yok. Ve zor bir noktadan suya yaklaşıp 2 metre yukarıdan savurduğum meppsime ikinci sarımımda 24 cm.lik bir bireyin asılmasıyla hayallerimden biri gerçek oluyor. Balığı askıya alıp yanımdaki kayanın üstüne usulca konduruyorum. Hemen elimle kavrıyorum ve bir araştırmacı edasıyla dikkatlice incelemeye koyuluyorum.



Balık yoğun benekli, yanak kısmındaki akdeniz havzasına özgü “macrostigma” yani büyük benek gayet belirgin, kırmızı benekleri dağınık ve hatta üst yüzgecine kadar çıkıyor ama turuncudan çok kırmızıya daha yakın, normalde vücudun üst kısımlarında olan siyah benekler ise bu bireyde tüm vücuda yayılmış durumda. Hiç böyle bir balıkla Toroslarda karşılaşacağımı ummuyordum. Alıkoyuyorum her ikisini de. Alabalık sevdam ve böylesi sürprizler beni daha nerelere sürükleyecek merak içindeyim................



Ve devamında derenin incelip debinin iyice yükselmemizden dolayı arttığı bir noktada hiç ummadığım küçük bir şelalenin altından buraların efesi olabilecek heybette birinin kafa vuruşlarını oltamın ucunda hissediyorum, bu daha da güzel bir yaratık. 26 cm gelen daha iri bir birey. Renkler önceden de dediğim gibi bu bölgeye göre belirgin koyulukta ve hatta kuzey bölgelerimizi zorlayacak derecede alacalı. Acaba diyorum kendi kendime bu havzanın balığı Kaz Dağlarının alasında olduğu gibi Karadeniz alasının genetik ailesine bağlılığı olabilir mi? Coğrafi koşullar bu tezi pek desteklemiyor ama araştırmaya değer bulduğum bir konu.



Bundan sonra artık dereyi zorlamıyoruz. Balığımızı tuttuk, 2 doğal, 1 tanede gökkuşağı. Bir sürü de geri saldığımız ufaklıklar. Dere benim takip ettiğim kadarıyla henüz HES baskısı altında değil ama fiziki yapısı itibariyle bu tehditten çok da uzak kalamayacak gibi. Dereyi geride bırakıp yukarı arabaya doğru tırmanıyoruz. Ve 15 dakikalık bir tırmanıştan sonra arabanın yanındayız. Sera’nın sahibi orta yaşlı güleç bir adam, selamlaşıyoruz. Kısa bir sohbete giriyoruz ayaküstü. Avcı baskısından bahsediyor. Ziyaretçisi çokmuş derenin. Şaşırmıyorum. “Kalmadı eskisi gibi” diyor. Evine davet ediyor ama kabul etmiyoruz, yolumuz uzun gitmemiz lazım diye bahane sıralıyoruz. Anadolu insanı, eli bol, öyle görmüş, bize de öyle davranıyor. Misafir etmek için çırpınıyor adeta. En sonunda bari birkaç marul vereyim en iyisinden diyor sağ olsun. Hemen yanındaki oğluna işaret ediyor, dalıyor oğlu marul tarlasına, 2 tane seçip getiriyor. Teşekkür edip ayrılıyoruz yanından.



Kıvrıla kıvrıla Toros yükseltilerinden aşağılara iniyoruz. En aşağıda dere kıyısında bir alabalık lokantasında mola veriyoruz. Buralarda dere daha bir durgun akıyor. Ama hala billur gibi. Lokanta sahibine kendi tuttuklarımızla birlikte bir salata ve ne yapıyorsan donat masayı havasında sipariş veriyoruz nasıl bir lezzetle karşılaşacağımızı bilmeden. Yanına da biramı söylüyorum günümü taçlandırmak için. Bu ne muhteşem bir alabalık avı. Keyfe geldim. Meşhur sıcaklar da hafiften mevsim itibariyle buralarda hükmünü göstermek üzere ama biz devasa çınar ağaçları altında serin bir vahanın içindeyiz, alabalıklarımızı afiyetle yiyoruz. Ama yediğimiz alabalıklar inanın yanına gelen o mezelerin gölgesinde kalmış durumda. Gırtlağına düşkün biri değilim ama bu mezeler tabiri caizse “damak çatlatan” cinsten. Salata bir ayrı güzel, ona eşlik eden patates, diğer karışımlı mezeler ve de kaşarlı mantarlar, lezzet ve keyif sarhoşluğu içindeyim. Bu lezzetin tarifinde bile güçlük çekiyorum inanın çünkü böylesini ne gördüm ne de yedim. Anlatılmaz yaşanır cinsten aslında. Anılarımda çok önemli bir lezzet durağı olarak kalacak.



Ve yemekten sonra tekrar yola çıkıyoruz. Bundan sonraki rotamız Onur ‘un fotoğraf karesine hapsettiği o muhteşem güzelle tanışmak. Bu tanışıklığımın hikâyesini de başka bir yazıyla bir gün paylaşmak üzere, rastgelsin.


Burak KALAÇ - 29 Temmuz 2010

Tarih: 25/11/2010
 

Daha önce ilan edildiği üzere, 11 Şubat 2023 tarihinde yeterli çoğunluğun sağlanamaması nedeni ile 1...
yazının devamını oku »

RASTGELE-DER'İN KURULDUĞU 2002 YILINDAN BU YANA AMATÖR BALIKÇILIK İLE İLGİLİ MEVZUATTA NELERİN DEĞİŞİMİNİ, GELİŞİMİNİ SAĞLAYABİLDİK?
Bilindiği üzere Derneğimiz RASTGELE-DER'in Tüzüğünün amaç maddesinde yer alan "amatör balık avcılığı...
yazının devamını oku »

KENE Mİ TEHLİKELİ, YOKSA ÇENE Mİ?
Her sene bir kere, nadiren iki kere fırsat bulduğumuz bir maceramız var. Bu macera 3-4 günlüğüne Kız...
yazının devamını oku »

DOSTLARLA AVLANMAK
Dostluk kavramı herkes gibi benim için de çok değerli bir kavramdır. Bu zamanda dost bulmak tabiri c...
yazının devamını oku »

EŞİM NASIL BALIKÇI OLDU?

Çoğu erkek eşi balık avına çıkmadığı için bu güzel zevkten mahrum kalıyor.Ben bu k...
yazının devamını oku »

Tüm köşe yazıları

İstanbul Ankara İzmir

 

Site içerisinde online olan kullanıcılar (1 kişi)
Kahraman Melek,
tarifler | hakkımızda | iletişim | basından haberler | balık ve kamp malzemesi | trofe | ilk yardım | linkler | rastgele-der ailesi